Anasayfa » Yazılarım » Genel Konular » Küresel et tüketimindeki artış, küresel iklim değişikliğinin sebeplerinden birisi olabilir mi?
Et tüketimindeki artış ile iklim değişikliği konusu arasında herhangi bir bağlantı kurabilmek ilk başta oldukça zor görünüyor. Fakat konunun detaylarını gördükçe, aslında aşırı “et üretiminin” çevreye olumsuz etkilerini görüyoruz ve buna bağlı olarak da iklim değişikliğinin etkenleri arasında olabileceğini anlıyoruz.
İnsanlar için en önemli besin kaynaklarından birisidir “et”. İçeriğindeki protein sebebiyle insanların beslenmesindeki rolü çok önemlidir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki tüketim taleplerine bağlı olarak son 50 yılda et üretimi 3 kattan fazla artmış durumda. OECD raporlarına göre artık her yıl 340 milyon tondan fazla et üretimi yapılıyor. 2029 yılına ilişkin projeksiyonlara göre dünyadaki toplam et üretimi 366 milyon tona ulaşmış olacak. FAO verilerine göre Türkiye’deki et üretimi 3,6 milyon tona ulaşmış durumda.
Et üretimindeki artışın en önemli sebebi et tüketimindeki artış – doğal olarak:). Bu konuda FAO tarafından derlenen bilgilere göre, et tüketiminin en fazla miktarda olduğu ülkeler, tahmin edeceğiniz üzere, en yüksek gelir düzeyine sahip olan ülkelerdir. ABD’de kişi başı 110 kilogram, Avrupa’da ortalama 80 kilogram, Avustralya’da ise yaklaşık 116 kilogram et tüketildiği görülüyor. Bununla birlikte, son 50 yıllık süreçte et tüketimindeki en yüksek artışlardan birisi -yaklaşık 15 kat artış ile 60 kilogram üzeri olarak- Çin’de gerçekleştiği (milli gelir düzeyindeki artışa bağlı olarak) görülüyor. Türkiye’de 2017 rakamlarına göre kişi başı et tüketimi 38-39 kilogram civarında görünüyor.
Et tüketimindeki artışın dolaylı yollardan çevreye etkileri neler olabilir?
Dünya genelinde artan et üretiminin, doğa ve çevre üzerine olumsuz etkilerinin gün geçtikçe arttığı da tespit edilmiş durumda. Bu olumsuz etkilerin başlıca sebebi olarak dünyada yoğun ve plansız şekilde çiftlik hayvanı yetiştiriciliği yapılmasını belirtebiliriz.
Buna bağlı olarak da artan sera gazı emisyonları, daha fazla tarım arazisinin sadece hayvancılık gereksinimleri için kullanımı ve aynı şeklide tatlı su kaynaklarının da artan bir şeklide hayvancılık için kullanımı olarak belirtilebilir. Tüm bu faktörler sebebiyle, küresel ilkim değişikliğinin etkenleri arasına et üretimindeki artış da dahil oluyor.
Araştırmacılara göre, daha yoğun ve plansız olarak hayvan yetiştiriciliği yapılmasının çevreye olumsuz etkileri 3 ana başlık altında toplanabilir:
1. Otlatma ve arazi kullanımı:
Dünyada et tüketimindeki artışa bağlı olarak çiftlik hayvanı yetiştiriciliği artıyor. Dolayısıyla bu hayvanları besleyebilmek için otlatma haricinde büyük miktarlarda yem tedariki de gerekiyor. Hayvan yemi üretmek için de çeşitli yem bitkilerinin tarımsal üretimi gerekiyor. Yani yem bitiklerinin yetiştirilebilmesi için gereken tarım arazisi miktarı da artıyor.
FAO ve çeşitli araştırmalardan derlenen bilgilere göre; dünyadaki tüm otlakların ve hayvan yemi bitkilerinin yetiştirildiği arazilerin alanı toplandığında, dünyadaki tüm tarım arazisinin %77’sinin çiftlik hayvanı yetiştiriciliği için kullanıldığı görülüyor.

2. Su kullanımı:
Araştırmacılara göre, dünyadaki tatlı su kaynaklarının yaklaşık %60’ı tarımsal üretimde sulama için kullanılmakta. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre ise ülkenin batısında sulama amaçlı kullanılan tatlı suyun neredeyse 1/3 oranında büyük baş hayvan yem bitkilerinin yetiştirilmesi için harcandığı belirtiliyor
Poore, J., & Nemecek, T. tarafından 2018 yılında yapılan bir çalışmadan derlenen verilere göre, 1 kilo süt sığırı eti (mandıracılık) üretmek için 2,7 litre tatlı su, 1 kilo küçük baş hayvan eti üretmek için 1,8 litre tatlı su ve 1 kilo büyük baş hayvan eti üretmek için ise 1,4 litre tatlı su kullanılması gerektiği belirtiliyor.

3. Sera gazı emisyonları:
Çiftlik hayvanları, yani et, süt ürünleri, yumurta için yetiştirilen hayvanlar ile deniz ürünleri üretimi için yetiştirilen hayvanlar atmosferdeki sera gazı emisyonlarının artmasının nedenlerinden biridir.
Mesela, büyük baş hayvanlar sindirim süreçlerinde metan gazı üretirler ve bunu atmosfere salarlar. Bunun yanı sıra, çiftlik hayvanlarının beslenmesi için yem bitkisi üretilir ve mera alanları oluşturulur. Bu alanlardaki tarımsal üretim işlemlerinde kullanılan traktör vb. benzeri tarımsal makinaların yakıtlarından atmosfere salınan gazlar da sera gazı emisyonlarına katılmaktadır. Bir diğer husus ise doğal-organik gübre olarak kullanılan hayvan dışkılarından atmosfere salınan gazlardır. Bunlara ek olarak, su ürünlerinin üretiminde kullanılan araç-gereçlerin yakıtlarından vb. atmosfere salınan gazlar da yine sera gazı emisyonlarına katılmaktadır.
Dolayısıyla, araştırmaların sonuçlarına göre, dünyadaki sera gazı emisyonlarının %31’inin çiftlik hayvanı ve deniz ürünleri üretimi (balıkçılık) faaliyetleri sonucunda ortaya çıktığı belirtiliyor.

Et ikamesi olabilecek ürünler nelerdir?
Et tüketimindeki artışın karşılanabilmesi için bir çözüm önerisi olarak “et ikamesi” ürünleri tüketilmesi öneriliyor. Bu tarz et ikamesi sayılabilecek besin maddelerini ben iki tür altında topladım:
- Bitkilerden yapılan et benzeri-ikamesi ürünler olarak adlandırılabilecek ya da “bitki bazlı et”, “sentetik et”, “vegan et” diye de adlandırılan besin ürünleridir. Bu tarz et ikamesi ürünler, genel olarak et türlerinin estetik niteliklerinin (doku, tat, görünüm gibi) veya kimyasal özelliklerinin benzerini oluşturmaya çalışan ürünler olarak belirtilebilir. Genelde uzak doğu ülkeleri kökenli olan bu besinler, soya kullanılarak yapılırlar (örn. Tofu, Tempeh, Seitan ve TVP – tekstüre bitkisel protein). Ayrıca glüten bazlı – bezelye bazlı-mantar bazlı vb. proteinlerden de üretilebiliyorlar.
- Beslenmede direkt olarak et yerine kullanılabilecek “sebze-meyvelere” (yüksek protein içeriği olanlar vb.) ise bu grupta yer vermek istiyorum. Bunlar gerçek et ürünlerine estetik ve fiziksel özellik olarak benzerlik oluşturmaktan ziyade, et tüketimine alternatif vejetaryen beslenmede “direkt olarak” tüketilebilecek besinlerdir diyebilirim. Örneğin, patlıcan, mercimek, fasulye ve bakliyat, karnabahar, patates, pancar, fındık gibi.
“Et ikamesi” ürünler konusunda karşıt görüşler ve eleştiriler
İnsanların beslenme özelliği “hepçil” ya da “hepobur”, “omnivor” olarak belirtilmektedir. Yani insanlar hem et hem de bitkiler ile beslenen canlılardır. Bu sebeple insan beslenmesinde et ve et ürünlerinin önemli bir yer tuttuğu ifade edilir. Buna bağlı olarak da “et ikamesi” ürünlerin, insan beslenmesinde gerçek et ve et ürünlerinin yerini almasının zor olduğuna ilişkin görüşler var.
Et ikamesi ürünlere ilişkin önemli bir diğer olumsuz eleştiri olarak, bu ürünlerin gerçek et ürünlerine göre yeterli seviyede protein içermediği öne sürülüyor.
Mesela, İrlanda’da yapılan bir araştırmada görülmüş ki incelenen et ikamesi tarzındaki ürünlerin birçoğunun işlenmiş durumdaki tamamen bitkisel bazlı gıdalar olduğu fakat bunların %25’nin gerçek et ürünlerine kıyasla yeterli miktarda protein içermediği ortaya çıkmış.

Çözüm önerileri
Bu konuda dünyada yapılan çeşitli araştırmalardan edindiğim görüşlere göre; et ve et ürünleri ile genel olarak hayvansal ürünlerin üretiminin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırabilmek-azaltabilmek için temel olarak yapılması tavsiye edilen konular şunlar:
- Hayvancılık için yem tedariki gittikçe daha önemli hale geldiği için yem bitkisi yetiştiriciliğinin daha sürdürülebilir ve çevreye duyarlı yöntemlerle yapılması gerekiyor.
- Yem bitkisi yetiştiriciliğinde aşırı gübre kullanımını önlemek için optimizasyon ve planlama yapılması gerekiyor.
- Toprak verimliğini korumak ve erozyonu azaltmak için örtü bitkileri yetiştirilmesi, münavebeli tarım (ürün rotasyonu) ve koruma amaçlı olarak toprağın işlenmesi mümkün olabilir.
- Yerel ekosistemlerin korunması için yerel politikalar geliştirilebilir.
- Hayvanların atıklarının işlenmesi için merkezi işleme tesisleri kurulması mümkün olabilir.
- Sera gazı emisyonlarının azaltılması için hayvansal ürün üreticilerinin ilgili emisyonları azaltmasını zorunlu kılan politikalar, hedefler belirlenebilir. Bunun için üreticilere teşvikler sağlanabilir.
- Üreticilerin, üretimden kaynaklanan tüm atmosferik etkileri bizzat izleyebilmesini sağlayacak sistemler geliştirebilir ve bu sistemler üreticilere tedarik edilebilir. Bu tarz sistemlerin kullanımı için de yine üreticilere teşvikler sağlanabilir.
- Hayvansal ürünlerin nakliyecileri, distribütörleri ve perakendecilerinin de kendi çevresel etkilerini azaltmalarını sağlayacak politika ve hedefler belirlenebilir.
- Tüketicilerin de emisyon oranı düşük, çevreye duyarlı hayvansal ürünleri tercih etmeleri teşvik edilebilir. Yüksek emisyonlu ürünlerin tüketilmesini önleyecek, tüketicilerin bunlardan kaçınmasını sağlayacak politikalar geliştirebilir.
En başta da belirttiğim üzere, et ve hayvansal ürünler insanların beslenmesi için oldukça önemli gıda maddeleridir. İnsanların et tüketiminin gelecekte de artarak devam edeceği öngörülüyor.
Dolayısıyla, hem et ve diğer hayvansal gıdaların sürdürülebilir şekilde üretimini ve devamlılığını sağlayacak, hem de çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltacak yeni üretim yöntemlerinin ve politikaların geliştirilmesi mümkün olursa, bu sayede konunun çözümü de sağlanabilir diye düşünüyorum.