Anasayfa » Yazılarım » Genel Konular » “Isı kubbeleri” ve orman yangınları
Global iklim değişikliğinin etkilerini artık çok daha net bir şekilde görmekteyiz. Bir yandan sürekli artan sıcaklıklar ve kuraklık, öte yandan orman yangınları ve sel olayları gerçekleşiyor. Yani iklim değişikliğinin getirdiği felaketler artık direkt olarak gözlerimizin önünde yaşanıyor.
Ülkemizde Manavgat, Marmaris ve Bodrum başta olmak üzere birçok bölgemizde bu yaz yaşanan orman yangınlarının acısı ve üzüntüsü henüz çok taze. Aynı şekilde Avrupa’da Yunanistan ve İtalya’da bu yıl Temmuz ve Ağustos aylarında 47°C’ye varan yüksek sıcaklıklar yaşandı ve buna bağlı orman yangınlarının sebep olduğu felaketlerden de haberdar olduk. Haziran ayında ise Kuzey Amerika kıtasında rekor sıcaklıklar yaşandı ve ABD ile Kanada’da 100’den fazla insan öldü. Orman yangınları ABD’de de büyük hasara sebep oldu.

(Photo by Vitolda Klein on Unsplash)

(Photo by Anasmeister on Unsplash)

(Photo by Ross Stone on Unsplash)
Bilim insanlarının iklim değişikliği ve meteoroloji konusundaki araştırmalarına göre, söz konusu felaketlere sebep olan aşırı hava sıcaklıklarının, “heat dome” ya da “ısı kubbesi” olarak ifade edebileceğimiz meteorolojik olaylardan kaynaklandığı belirtiliyor.
“Heat dome” ya da “ısı kubbesi” ne demektir?
Bilim insanları bu kavramı en basit şekilde şöyle ifade ediyorlar: Bir tencerenin kapağının, altındaki sıcak havayı hapsetmesi gibi, ısı kubbeleri de atmosferde biriken sıcak havayı bulundukları bölgeye hapsederek, havanın normalin çok üzerinde ısınmasına sebep oluyorlar.
Dünya atmosferindeki yüksek basınç alanları, mevcut sıcak havayı aşağı doğru iter ve sıkıştırır. Hava yükselmeye çalıştıkça, üzerindeki yüksek basınç alanı onu tekrar aşağı doğru itiyor; hem havanın daha fazla ısınmasına hem de basıncının yükselmesine sebep oluyor. Böylece yüksek basınç alanı adeta bir kubbe gibi altındaki her şeyin daha da çok ısınmasına sebep olan bir hava olayına dönüşüyor. Söz konusu yüksek basınç alanı çok yavaş hareket ettiği için üzerinde bulunduğu bölgede günler veya haftalarca kalabiliyor.

(Kaynak: NOAA)
Isı kubbesinin altında kalan yeryüzü bölümü ise gittikçe ısınıyor ve nem kaybediyor. Bunun sonucu olarak da toprak ve bitki örtüsü daha fazla ısınıyor ve nihayetinde yangınların başlaması için uygun bir ortam haline geliyor.
NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration – ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi) bünyesinde görev yapan bilim insanları, ısı kubbelerini oluşturan temel sebebi, kış mevsimi boyunca batıdan doğuya doğru okyanus sıcaklıklarında güçlü bir değişiklik meydana gelmesi şeklinde ifade etmişler. Hâkim rüzgârlar sıcak havayı doğu yönünde hareket ettirirken, jet akımı denilen yüksek irtifadaki rüzgârların özellikle kuzey bölgelerdeki yön değişiklikleri sebebiyle hava akımlarını ve basınç alanlarını karaya doğru hareket ettirdiği, bu sebeple de dünya genelinde bahsettiğimiz tarzda yüksek ısı dalgalanmalarına sebep olan atmosferik değişimlerin meydana geldiği belirtiliyor.
Bu yıl Temmuz ve Ağustos aylarında Avrupa’da etkili olan ısı kubbesinin sebebi konusunda İngiltere Meteoroloji Ofisi’nden Stephen Dixon Sky News‘e bazı bilgiler vermiş. Uzmanın belirttiklerine göre, jet akımı diye ifade edilen yüksek irtifalı rüzgârın, güneyden itibaren kuzeydoğu Avrupa’ya doğru yayıldığı ve bunun sonucunda da güneydoğu Avrupa’da bir sırt oluşmasına sebep olduğu belirtiliyor. Yani güneydoğu Avrupa’daki yüksek basınç alanının uzun süre bu bölgede sıkışıp kalması sonucu bir ısı kubbesi oluşmuş ve sıcaklıkların ortalamanın 10°C ila 15°C üzerinde seyretmesine yol açmış durumda.
Orman yangınları ile bağlantısı
Bu yaz boyunca Avrupa’da ve özellikle Akdeniz çevresinde etkili olan bu “ısı kubbesi”, bölgede aşırı kuraklık ve çok düşük neme sebep oldu ve bunun sonucunda da hem ülkemizde hem de çeşitli Avrupa ülkelerinde orman yangınlarının çıkması ve yayılması için en uygun ortamı meydana getirdi.
Sky News tarafından derlenen bir habere göre; bu ısı kubbesi sebebiyle Avrupa’nın son 10 yılın en kötü etkileri olan ısı dalgasını yaşadığı belirtiliyor. Özellikle güney Avrupa’da birçok yerde sıcaklıkların 40°C’nin üzerine çıktığı ve dolayısıyla orman yangınları için gerekli olumsuz koşulların ortaya çıkmasına sebep olduğu belirtiliyor.
Türkiye’de bu yaz yaşanan orman yangınlarında 150.000 hektar civarında orman alanının yandığı belirtiliyor ve bunun önceki 12 yılın yangın miktarı ortalamasından 9 kat fazla olduğu ifade ediliyor. İtalya ve Yunanistan’da da Temmuz ayında 2008 ile 2020 yılları arasındaki döneme göre bu yıl 2 ila 5 kat daha fazla orman yangını yaşandığı da belirtilmiş.
Geleceğe dair öngörüler kötümser
Isı kubbeleri aslında çok nadiren görülen atmosferik olaylar. Fakat global iklim değişikliği sonucunda artık daha sık ve yaygın olarak dünyanın her yerinde görülebilecek olaylar haline geliyorlar maalesef. Birçok uzman ısı kubbelerinin sebep olduğu aşırı sıcaklıkların önümüzdeki yıllarda rutin meteorolojik olaylar haline gelmesinden endişe ediyor.


Yaz aylarında artık Avrupa’nın birçok bölgesinde daha az yağış olması, daha kurak ve sıcak bir yaz mevsimi geçmesi bekleniyor. Buna bağlı bir görüşe göreyse, kış aylarında eskiye göre daha yoğun yağış görülmesi ihtimali de var. Fakat bu kadar kurak bir mevsimden sonra aşırı nemli mevsimler olması durumunda bitki miktarında ani ve yoğun bir artış yaşanabileceği belirtiliyor. Ardından gelecek aşırı kurak bir yaz mevsimde ise normalden daha yoğun (gür) olan bitki örtüsünün hızla kuruması ihtimali var. Bu durumda ise olası orman yangınlarının daha yoğun ve büyük miktarda ortaya çıkması gibi olumsuz ihtimallerden bahsediliyor.
Sonuç olarak…
Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda, belki her birkaç yılda bir yazın bu tarz yangın felaketlerine sebep olabilecek derecede yüksek ısı dalgaları ile karşılaşabileceğiz. Bu da hem insan yaşamı hem de tüm doğal yaşam için büyük bir tehdit anlamına geliyor.
Global iklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonları başta olmak üzere tüm olumsuz etkenlerin sınırlandırılması ve kontrol altına alınması için acilen harekete geçilmesi gerekiyor. Bu konuda ülkelerin liderlerinden vatandaşlarına kadar herkesin artık daha bilinçli davranması gerektiği bir dönemdeyiz.
