Anasayfa » Yazılarım » Teknoloji, Yenilikler ve Uzay Konuları » Covid-19 aşılarının “patent koruması” durdurulmalı mı?
Geçtiğimiz Ekim ayında Hindistan ve Güney Afrika Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) başvurmuş ve Ticaretle İlgili Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması’nın (TRIPS Anlaşması) bazı kısımlarının (patentler, endüstriyel tasarımlar, telif hakkı ve ticari sırların korunması gibi hakların) “askıya alınmasını” talep etmişlerdi.
Bu talebin dayanağı olarak da Covid-19 ile mücadele için gerekli olan tıbbi ürünlerin araştırma, geliştirme, üretim ve tedariki konusunda özellikle az gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin yaşadıkları ciddi sıkıntılar şeklinde belirtilmişti. Yani esas amaç şuydu: Covid-19 aşılarının patent korumalarının askıya alınması ve böylece bu aşıların tüm ülkelerde üretilebilmesinin sağlanmasıydı. Böylece üretici ülkelerin aşıyı “üretmesini” beklemeye gerek kalmayacak veya yeterli miktarda aşı alabilecek ekonomik imkânları olmayan ülkelerin de bu aşıları kendi imkânlarıyla kendi ülkelerinde üretmesi amaçlanıyordu.
Bu talep 80’den fazla gelişmekte olan ve az gelişmiş ülke ile STK‘ları da içeren bir topluluk tarafından desteklenmeye başladı.
Karşı görüşler
Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Hindistan ve Güney Afrika’nın önerisini görüştü. Fakat gelişmiş – aşı üreticisi ülkeler (ABD, İngiltere ve AB), söz konusu “aşı patentlerinin” askıya alınmasının “yenilikleri” ve ilaç sektöründeki “yeni buluşlar” için yatırımları engelleyeceğini savunarak bu talebe karşı çıktılar. Bu tarz bir patent yasağının, ilaç şirketlerinde yenilik ve ar-ge yatırımlarını durduracağını ve ilaç üretim sektörünü zora sokacağını belirttiler.
Esasen aşı üreticisi gelişmiş ülkelerin görüşü; aşı patentlerin askıya alınmasının, küresel çapta aşı üretimi ve tedariki sorunlarını çözemeyeceği şeklinde belirtiliyor. Çünkü aşı üretiminin son derece karmaşık olduğu ve ileri teknoloji gerektirdiği ifade ediliyor. Örneğin, seri üretim yapan bir makine fabrikası gibi seri şekilde aşı üretimi yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılıyor. Dolayısıyla her ülkedeki ilaç fabrikalarında sadece bir düğmeye basılarak milyonlarca doz aşının bir seferde üretilebileceği gibi bir düşüncenin çok yanlış olduğu belirtiliyor. Bu sebeplerle aşı patentlerinin askıya alınmasına karşı çıktıklarını belirtiyorlar.
“Gelişmiş ülkeler” ile aşı tedarikçisi “gelişmiş ülkeler” arasındaki ilginç durum
Aslında, gelişmiş ülkeler ile aşı üreticisi olan gelişmiş ülkeler arasında da “ihracat engelleri” konusunda önemli tartışmalar yaşandı. Örneğin, AB’de AstraZeneca & Oxford Covid-19 aşısının tedarikinde sıkıntılar yaşanmakta. Bundan dolayı Avrupa Komisyonu aşılar için geçici bir ihracat mekanizması başlatmıştı. Haberlerden öğrendiğimiz üzere, İtalya Mart ayında 250.000’den fazla AstraZeneca & Oxford aşısının Avustralya’ya ihracatını engellemişti. AB ayrıca İngiltere ve ABD’yi Covid-19 aşılarının ve bileşenlerinin ihracatını yasaklamakla suçlamıştı. Bunun ardından İngiltere bu suçlamayı şiddetle reddetti.
Afrika ülkelerindeki durum
Afrika ülkeleri, aşıların tedariki ve aşılama konusunda en fazla zorluk yaşanan ülkeler olarak görünüyor.
“Our World in Data” adlı bilimsel & istatistiki veri sitesindeki bilgilere göre, Afrika kıtasında en fazla Covid-19 aşısı uygulayan ülkesi Fas olarak görünüyor. Mart ayı itibarıyla Afrika’da uygulanan Covid-19 aşılarının sayısı 7,63 milyon iken, Fas toplam 6,36 milyon ile bu aşıların içinde ilk sıradaki ülke olarak yer alıyor. Fas’ın çok çok gerisinde ise Ruanda, Gana, Güney Afrika, Senegal, Seyşeller ve Cezayir gibi ülkeler geliyor. Diğer birçok Afrika ülkesi ise henüz aşılama faaliyetlerini başlatamadı.
Çözüm ne olabilir?
Pharmaceutical-Technology sitesinde yayınlanan bir analiz yazısı içinde ABD merkezli Axinn fikri mülkiyet firmasının ortağı ve patent vekili David Silverstein’ın görüşlerini okudum. Silverstein’a göre “aşılara erişim için daha birçok engel var”. Görüşlerini şu şekilde özetleyebilirim: Aşılar, üretilmesi karmaşık ürünler olduğu için sadece patent korumasından feragat edilmesinin, üreticilerin bu aşıları üretmeye başlaması için “yeterli olmayacağı” şeklinde açıklanıyor bu durum. Bu tarz spesifik ürünlerin üretilebilmesi için özel ekipmanlar ve eğitimli personellere ihtiyaç olduğu belirtiliyor.
Silverstein, patent korumasından feragat edilmesi yerine, şirketlerin üretim kapasitelerini en üst düzeye çıkarmak için ortaklık kurmaları gerektiğini savunuyor. Üreticilerin bunu yapabilmeleri için de hükümetleri tarafından desteklenmeleri gerektiğini belirtiyor ve ülkelerin Covid-19 aşılarına ihracat engelleri koymamasının çok önemli olduğunu vurguluyor.
Sonuç olarak şunu diyebilirim: Küresel boyuttaki bir salgın sırasında bile, insanların aslında küresel boyutta birbirilerinden ne kadar farklı ve ayrı hayat standartları ile yaşamakta olduğunu tekrar gözlemliyorum. Gelişmiş ülkeler bile aşı tedarikinde kendi aralarında sıkıntılar yaşarken, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin bu süreçte işi çok daha zor görünüyor.